KUR'AN'DA İBADET
İslam, insanlığa en yüce mefkureyi sunan ve en sağlam hayat nizamını temin eden bir dindir. Evrensel bir din olan İslam, bütün insanları bu nizama davet eder. Allah'ın dininden uzak olan her çeşit cahiliyet bataklığından kaçıp, İslam'a teslim olmak -bazılarının zannettiği gibi- bir taassub değildir.
İbadeti, sadece dış görünümündeki şekillerde değerlendiren kimseler ibadetlerde titiz davranmayı, ilk anda bir nevi dar görüşlulük, yahutta şekilcilik olarak kabul edebilirler... Ancak daha derin ve etraflıca düşünülüp araştırılırsa, pek çok gerçeklerin farkına varmak mümkün olur. İbadet, Allah ile her an ilişki kurmaya bir vasıtadır. İbadet, ruhun ve bedenin ölçülü ve disiplinli bir hale gelişini sağlar. Güzel ahlâkı yansıtan hareketleri sağlayan, ruhumuzun Allah'a yabancılaşmasını önleyerek O'nu bize unutturmayan ibadettir...
İnsanın, ruhundaki gizli duygularını dışa vurmak için, zahiri şekilleri kullanma temayülü (eğilimi) vardır. Bu gizli duyguları anlatmak için, zahiri şekillere baş vurmadan insan, ruhî duygularını tatmin edemez. Duygularını bu şekillerle ifadelendiren insan, hissen ve ruhen bir bütünlük kazanır. Bu haliyle de rahat edip huzura kavuşur.
İslâm dini, bütün ibadet kaidelerini bu fıtrî esas üzerine kurmuştur. Bunun için işi, ne sadece içten gelen niyetlere, ne de ruhî duygulara terk etmemiş, aksine ibadetlere ait yönelişlerde, dış ile içi (zahir ile batini) tam bir uyum içersine sokarak huzur ve mutluluk temin edilmiştir. Bu cümleden olmak üzere mü'min, Namazda kıbleye yönelir, Hacc da belirli bir yerde ihrama girer, bir kıyafete bürünür, orucunu tutarken niyet, eder, yemez, içmez... Böylece her ibadetiyle bir hareket, her hareketiyle de bir ibadet icra eder. İslâm dini bu yöntemiyle nefsin zahiri ile batınîni birleştirip, kuvvetler arasını denkleştirir. Bunun sonucunda kendi mefkuresine uygun olarak insan fıtratına tam bir uyum bahşeder.
İslâm dini, yeryüzüne getirdiği bütün gerçekçi kaidelerle, insan fıtratında mevcut olan ibadet duygusunu en doğru bir şekilde geliştirerek bu ihtiyaca cevap verir. Böylece el ile tutulup gözle görülen veya gizli bir kuvvetin varlığını, değişik varlıklarda görerek onlara tapanları da yanlış inançlardan ve tapınmalardan kurtarır. Bu özelliğinden dolayı Allah'dan başka çok ilâh kabul etmek suretiyle putlara tapan bir toplumda, bu yanlış inancı ve ibadet şeklini, bir daha dirilmeyecek şekilde tarihe gömen tek din İslâm’dır.
İşte İslâm böyle bir hayat nizamıdır. İnsanları hür iradeleri ile Allah'a yönelten, onların birbirlerine kul, köle olmalarını önleyen, onları her türlü yanlış tapınmalardan kurtarıp Allah'a götüren hiç şüphesiz bu nizamın kendisidir. İslâm'ı benimseyip ona mensup olanların belirgin özellikleri vardır. Bunların en önemlilerini şöylece belirtebiliriz.
1- Allah'ın varlığına, birliğine tek bir ilâh olduğuna inanmak.
2- O'ndan gelen bütün hükümlerin gerçek ve doğru olduğunu kabul etmek.
3- Allah'ın bildirdiği ilâhî hükümler doğrultusunda yaşayarak Allah'a ibadet etmek ve O'na kul olmak.
4- Allah ve Rasûlünün ahlâkı ile ahlâklanmak.
Bu nizam dışında müslüman, hangi kıyafete girerse girsin, hangi davayı benimserse benimsenin, hangi unvana tutunursa tutunsun içinde bulunduğu durum, ancak açık bir sapıklık olabilir.
Allah'ı tek Rabb bilerek O'na kulluk etmek, insanı tevhid inancına ve bu inancın gereğine götürür. Bu iman ve şuura sahip olan insanlardan oluşan bir toplum, yeryüzündeki her çeşit şirk odaklarını dağıtır. Bu gerçekleri belirttikten sonra şimdi ibadetle ilgili ayetlerin mealini görelim...
Paylaş